Eğitimde paradigma değişimi yıllardır konuşulur, 2004 yılında başlatılan değişim ne kadar başarılı oldu, ne kadar benimsendi tartışılabilir. Ancak bugün hemen herkesin ortak fikri mevcut sistemin bu hali ile devam etmesinin mümkün olmadığı yönündedir. TEOG ile başlatılan yeni süreç, Dershane yasa taslağının onaylanarak kanunlaşması ile perçinlenecek büyük ihtimalle. TEOG çalıştaylarında bakanlıktan algı yönetimi noktasında özellikle çalışma yapılmasını rica etmiştik ki; “36 yeni sınav” başlıkları ile toplum mühendislerinin algı zehirlenmesini nasıl başlattıkları cümle âlem tarafından görüldü. Sayın Bakanımız Prof. Dr. Nabi AVCI hocamız tam da belirttiğimiz gibi “yeni icat olunan bir sınav olmadığını” defalarca üstüne basarak söylese de bazı çevreler özellikle bu “36 yeni sınav” sloganını yayma peşine düştüler. İşte bu noktada Sayın Bakanımızın, geçmişte yaptığı bir konuşma – ki bu konuşma benim çok ilgimi çeken ve Teknoloji Tasarım dersinin özeti olarak gördüğüm bir konuşmadır – aslında her şeyin özeti gibi geliyor.
“25 sene kadar önce Nezih Erdoğan, eski bir commodore bilgisayarını çocuklar oynasın diye bana verdi. Evde o zaman 3 çocuk var, 2’si ilkokula gidiyor 1’i henüz okula başlamamış. Commodore çok basit, yani daktilodan biraz fazla olan bir alet o zamanlar. Çocuklar o zaman oynarken adlarını yazmaya çalışıyorlar bilgisayara. Büyük olan Ali, ancak büyük harfle ALİ yazamıyor. Malum ingilizcede büyük harflerde I’nın noktası olmadığı için ALİ yazılmıyor ALI oluyor hep. Her yolu denedik, shiftlere bastık, alt’lara bastık ALİ yazamadık. Bir süre sonra Can(ilkokula gitmeyen) geldi, “ben ALİ yazdım” dedi. Nasıl yazdın, baktık hakkaten yazmış. Bir daha göster nasıl yazdın bunu dedik, Can önce (.)’yı koyuyor, enter ile alt satıra geçip “ALI” yazıp kaydırarak (.)’nın altına “I” harfini denk getiriyor. Şimdi bu eğitim sisteminin bizi nasıl biçimlendirdiğinin çarpıcı bir örneği olarak hep hatırladığım bir örnek. Çünkü bize ilkokula başladığımız zamanlardan itibaren ALİ’yi nasıl yazacağımızı öğretiyorlar. Önce A, sonra L, sonra İ’nin gövdesi en son (.)’sını koyuyoruz. Eğer bir öğrenci okulda ALİ yazmaya önce (.) koyarak başlarsa o öğrencinin başına neler geleceğini hepimiz biliyoruz”
Sınav odaklı bir eğitim sistemi yaratıldığında, bu sistemin ölçmesi değerlendirmesi ne olursa olsun muhakkak kaybeden bu toplum oluyor. Her ne yaparsak yapalım eğitim sistemimizde yaratılan sınav odaklı algıyı ve yaklaşımı kaldırmak zorundayız. Araçların amaç edinilmesi bulaşıcı bir hastalık gibi toplumumuzun genlerine sirayet ediyor. Bunun önlemi bir türlü alınamıyor ve ortaya çıkan tüm ülkede 4 çeşit ağaç 5 çeşit evin olduğu resimlerin çizilebildiği yaratıcılık ve hayal gücünün sistematik olarak yok edildiği bir eğitim sistemi.
Mevcut sistemin içerisinde farklılık yaratmaya çalıştığınızda ise cezalandırılmanız kaçınılmaz oluyor. Teknoloji ve Tasarım Dersi ile “Biz o (.)’yı koyup, alt satıra geçip ALI yazıp yanaştıralı 7 yıl oldu da bunu önemseyen, buna değer veren, buna sahip çıkan bakanımız olmadı…” O (.)’yı önce koyarak yazıya başlamanın bedelini de dersimizin 6. sınıflardan kaldırılması ile ödedik… Yazıya “ALİ’nin hikayesi” dediğimize bakmayın, hikaye Can’ın, Can’ların, hepimizin hikayesi… Afazi’ye tutulmuş bir toplumun kurtuluş mücadelesinin hikâyesi…
23 Ocak 2014, Can SERDAR