Anasayfa Genel Bir Öğrenme Ekosistemi

Bir Öğrenme Ekosistemi

tarafından tedxtr

Türkçe “okul” kelimesi, fransızca “école” kelimesinden türetilmiştir, o nedenle ki okulun var olduğu zaman ve coğrafyada bir ekol haline gelmesi gerekir. Çevremizde kaç tane okul için “ekol” olmuştur diyebiliriz? Dünya’ya ilham kaynağı olan okulları hatırlamaya çalıştığımızda genelde aklımıza örnek olarak Harvard, Yale, Oxford vb. üniversiteler ile Waldorf, Montessori, Summerhill, Sudbury Valley, vb. okullar gelir. Tüm bu okulların tek ortak paydaları; tamamının kendilerine özgü ekol haline gelmiş olmalarıdır. Türkiye’ye dönüp baktığımızda ise Maarif Koleji, Köy Enstitüleri, Öğretmen Okulları, vb. kendi içlerinde ekol olabilen ender okullarımızdır. II. Meşrutiyet ile Türkiye’de gelenek ile modernleşme arasında tartışmaların yoğunlaştığını görürüz. Yukarıda saydığımız batı okullarının pek çoğu ve özellikle “Köy Enstitüleri” dolaylı veya direk olarak Jean Jacques Rousseau’nun “Emile ya da Eğitim Üzerine” isimli pedagojik romanından etkilenmişlerdir. Avrupa’da “Türk Froebeli” diye anılan, “Kiraz Ağacı Nazariyesi”nin yazarı Mustafa Satı Bey’in ve “Tuba Ağacı Nazariyesi”nin yazarı Emrullah Efendi’nin eserlerinde bu izleri görmek mümkündür.

Bugün sıkça dile getirdiğimiz her çocuğun biricik olduğu gerçeğini, bireyselleştirilmiş bir eğitimin verilmesi gerekliliğini, eğitimin özgürlükçü ve demokratik olması gereğini Rousseau “Emile” ile sıkça vurgulamıştır. Ondan etkilenen Froebel‘in anaokullarına verdiği isim; “Kindergarten”, “Çocuk Bahçesi” anlamına gelmektedir. Rousseau’nun doğacı ve bireyselci eğitim anlayışına inanan Froebel, herşeyin oyun ile öğretilebileceğini kuramsal olarak anlatan ilk eğitimcilerdendir. Bugün sıkça duyduğumuz “Gamification” vb. kavramların çıkış noktasında onun eserleri vardır. Türk Froebel’i Mustafa Satı Bey ise “Kiraz Ağacı Nazariyesi” ile nitelikli bir eğitim için önce nitelikli bir ilköğretimin gerekliliğini savunmuştur. Emrullah Efendi ise “Tuba Ağacı Nazariyesi” ile nitelikli bir eğitim için önce bilimsel düşünmenin ve nitelikli bir yükseköğretimin gerekliliğini savunmuştur. Bugün geldiğimiz noktada ne nitelikli bir ilköğretim sistemimiz ne de nitelikli bir yükseköğretim sistemimiz bulunmamaktadır. Nitelikli bir eğitimin aşağıdan mı yoksa yukarıdan mı başlaması gerektiği esasen bugünün koşullarında yanlış bir tartışmadır.

Bu Aristocu klasik mantığın toplumlarımıza dayattığı “ya, ya da” mantığının sonucudur. Ya siyahsın ya beyaz, ya iyisin ya kötü, ya varsın ya da yok… Oysa 21. yüzyıl ile birlikte yaşanan baş döndürücü değişimlerin temelinde saçaklı mantık (fuzzy logic) yatmaktadır. Kuantum paradigması ile dünya “ya, ya da” ikileminden “hem, hem de” olabilirliğine geçiş yapmıştır. Hem siyah hem de beyaz, hem iyi hem de kötü olabilirsiniz, siyah ya da beyaz olmak zorunda olmadığımız siyah ile beyazın arasında yer alan milyonlarca gri tonunu aynı anda taşıyabileceğimiz “kuant-algoritmik” bir dünya’ya geçiş yaptık. Böylesi saçaklı bir dünya’da; eğitimin yukarıdan mı yoksa aşağıdan mı yapılandırılması tartışması artık anlamsızdır. Geldiğimiz noktada öğrenme bir ekosistemdir. Öğrenme ekosistemi kuant-algoritmik bir ekosistemdir. (Klasik mantığın yerleştirdiği “ya 0 olacaksın, ya da 1” tabusu yıkılmıştır. Kuantum bilgisayarları ile “belli olasılıklarla hem 0 hem de 1” olmak mümkündür.) Çocuk, bu ekosistemin öznesidir. Ve bu ekosistemde her çocuk biricik olup, her çocuğun kendine özgü bir öğrenme stili, hızı ve düzeyi bulunmaktadır. Buradan hareketle bu ekosistemde yer alacak bir okulun çocuğa bu gözle bakması, insan olarak değer vermesi ve her çocuk için kendi öğrenme ekosistemini şekillendirmesi gerekmektedir. Yaşadığımız çağda nitelikli bir eğitim ancak okulun öğrenme ekosistemini “hem yukarıdan (teknoloji, vizyon, bilim, araştırma, vb.), hem de aşağıdan (temel eğitim, temel beceriler, temel değerler, vb.)” nitelikli hale getirmesi ile mümkün olabilir. Bütüncül bir insan yetiştirme iddiası bulunan okulların bütüncül ekoller geliştirmesi gerekir.

Tuba Ağacı Nazariyesi’nden yola çıkarak geliştirdiğimiz “TUBA (Teknoloji Okuryazarlığı, Uzgörü, Bilimsel Düşünme, Araştırma ve Sorgulama) modeli çocuğun üst düzey beceriler ile donatılması için bir şemsiyenin insanı üstten sarması gibi öğrenme ekosistemini üstten saran köklerdir.

    • Teknoloji Okuryazarlığı: Çocuklarımızın, çağımızda ve gelecekte ihtiyaç duyulacak teknolojileri en iyi şekilde kullanacak, hayatlarını kolaylaştıracak biçimde onlardan faydalanacak ve teknoloji üretebilecek bireyler haline gelmeleri için okul öncesinden lise son sınıfa kadar bu yönde eğitim verilir.
    • Uzgörü Gelişimi: Geleceği düşünmek ve planlamak bugünün çocuklarını yaşıtlarından farklılaştıracak önemli bir özelliktir. “Uzak Görüş”, “Uzman Görüş” ve “Uzlaşmacı Görüş – paydaşlarla, zamansal olarak ve disiplinler arası uzlaşma” anlamlarını taşıyan Uzgörü kavramı, geleceğe bugünden hazırlanmak için; geleceği düşünme, planlama, yönetme ve oluşturma için sistematik, katılımcı bir vizyon oluşturma sürecidir. Bu bağlamda çocuklarımızın sahip olacakları uzgörü geleceğin en temel yetkinliklerinden olacaktır. Okul öncesi eğitimden başlayarak yapılandırılan bu temel yetkinlik, lise eğitim hayatının sonuna kadar geliştirilmeye devam edilir.
    • Bilimsel Düşünme: Çocuklarımızın en temel düşünme becerilerinden biri olan “Scientific Thinking” yani “Bilimsel Düşünme” becerisini kazanmaları için öğretim programlarımız okul öncesinden başlayarak lise eğitimini tamamlayana kadar tasarlanmışlardır. Bilimsel düşünme, okul öncesi ve temel eğitim seviyelerinde “Great Exploration in Math and Science – GEMS” eğitimi, orta öğretimde ise STEM ve MAKER Lab eğitimleri ile desteklenmektedir.
  • Araştırma-Sorgulama: Üst düzey düşünme becerilerinin tamamının süreçlerinde yer alan araştırma ve sorgulama yetkinlikleri çocuklarımıza okullarımızın tüm kademelerinde kazandırılır ve geliştirilir. Soran, sorgulayan, araştıran çocuklar yetiştirmek için “Araştırma-Sorgulama” temel bir yetkinlik olarak ekosistemimiz içerisinde yer almaktadır.

Üst düzey becerileri kazanmış ancak kökleri sağlam olmayan bir insanın hayatta başarılı olması mümkün müdür?  İnsan’ın temeli karakterde, zihniyette, yenilikçiliği besleyen merakta, sosyal ve duygusal gelişiminde, akademik altyapısında, zanaat ve becerilerinde atılır.

Kiraz Ağacı Nazariyesi’nden yola çıkarak geliştirdiğimiz KiRAZ (Karakter ve Zihniyet Eğitimi, İnovasyon İklimi, Rehberlik ve Psikolojik Danışma, Akademik Başarı ve Yabancı Dil, Zanaat ve Beceri Eğitimi) modeli çocuğun üst düzey beceriler ile donatılması için yere güçlü basan ayakların insanı dengede tutması gibi öğrenme ekosisteminin yere basan ayakları, kökleridir.

    • Karakter ve Zihniyet Eğitimi: Çocuklarımızın, en az bir sanat ve spor dalı ile ilgilenmelerinden, kendileri ile barışık ve mutlu bireyler olarak yetişmelerine, karşılaştıkları zorlukları aşmak için mücadele etmelerinden, yaşadıkları başarısızlıkları dahi bir öğrenme deneyimi olarak görmelerine kadar uzanan karakter ve zihniyet eğitimleri okul öncesi eğitimden lise eğitiminin sonuna kadar yapılandırılmakta ve desteklenmektedir. Okulun yetiştirmek istediği çocukların sahip olacakları zihniyet; bir sorun karşısında başkalarının çözümlerini bekleyen standart zihniyet yerine, kendi özgün-yaratıcı çözüm yollarını geliştiren, deneyen, azmeden ve sebat gösteren yenilikçi bir zihniyettir. Karakter (Character) ve Zihniyet (Mindset) birbirinden ayrı olarak düşünülemez. Her zihniyetin bir karakteri vardır.  Güçlü ve sağlam bir zihniyet, güçlü ve sağlam bir karakteri ortaya çıkarır. Bu nedenle doğruluğu, dürüstlüğü, çalışkanlığı, evrensel ve milli değerlere saygılı olmayı, uzlaşmayı, vb. karakter özelliklerini ancak zorluklar karşısında yılmayan, başarısızlıklarından ders alarak ayağa kalkmayı bilen, vazgeçmeyen, yaratıcı, özgün zihniyet sahibi insanlar gösterebilirler.
    • İnovasyon İklimi: Çocuklarımızın hayatlarının her alanında yeniliği arayan, inovatif düşünme becerilerine sahip, farklı ve özgün eserler ortaya koyabilen bireyler olarak yetişmeleri geleceğin dünyasında yer alabilmeleri için temel bir özellik olacaktır. İnovasyon odaklı bir okul ikliminde yetişen öğrenciler; her alanda fark yaratmanın peşinde, daha fazlası olmak için azim ve sebat gösteren bireyler olarak yetişirler. Çağımızda ve gelecekte bireyi, diğerlerinden ve benzerlerinden ayırt eden, öne çıkaran, fark edilmesini sağlayan onun inovatif düşünme yetkinliğidir.
    • Rehberlik ve Psikolojik Danışma: Çocuklarımızın beden, zihin, ruh, ahlak ve duygu bakımından dengeli bireyler olarak yetişmeleri için etkin ve kapsamlı bir gelişimsel rehberlik sürecine ihtiyaç vardır. Öğrenme ve gelişime bütüncül bir anlayışla yaklaşarak her çocuğumuzun “biricik” olduğunu kabul eder ve her birinin kendilerine özgü; sosyal, kültürel ve psikolojik gelişimlerine uygun olumlu ve güvenli bir okul ikliminde yetişmelerini sağlarız.
    • Akademik Başarı ve Yabancı Dil: Çocuklarımızın okuduğunu anlama, fen okuryazarlığı ve matematik okuryazarlığı gibi temel alanlarda başarılı bireyler olarak yetişmeleri için gerekli temel ve ileri seviye dersleri sunuyoruz. Bu amaçla ders başarısını ve sınav başarısını bütüncül-gerçekçi bir biçimde ele alıyor, öğrencilerimizin ulusal veya uluslararası merkezi sınavlarda başarılı olmalarını sağlıyoruz. Çocuklarımızı aynı zamanda en az bir yabancı dilde, bu dilin uluslararası olarak tanınmış yeterliklerine sahip bireyler olarak yetişmelerini sağlamak üzere uluslararası akredite programlar uygulanmaktadır.
  • Zanaat ve Beceri Eğitimi: Başarılı ve mutlu bir hayat sürmenin çok değişkenli bir süreç olduğunun farkındayız. Bu amaçla çocuklarımızın zanaat ve beceri eğitimleri kritik bir öneme sahiptir. Çocuklarımızın, 21. yüzyılın zanaatkarları olarak; kök hücre uzmanları, genetik mühendisleri, dna tasarımcıları, biomekanik doktorları, kuantum programcıları, organ tasarımcıları, bilgi ve veri madencileri, vb. mesleklere entegre olabilmeleri için gerekli tasarım-beceri atölyeleri ve laboratuvarlarda STEM, MAKER ve Tasarım temelli bir program uygulanmaktadır.

Bir öğrenme ekosistemi ancak burada bahsedilen TUBA ve KİRAZ modellerinin aynı anda uygulanması ile kurulabilir. İki model bütüncül olarak “öğrenme ekosistemi”ni oluşturmaktadır. Bu öğrenme ekosisteminin oluşturulduğu bir okulda; okul gezileri turistik gezi kıvamından “öğrenme yolculuğu”na, ezberlenecek bilgilerin yazdırıldığı defterler “öğrenme günlüğü”ne, öğretmenin ağzı öğrencinin kulağı ile gerçekleşen dersler öğretmen ve öğrencilerin tüm duyuları ile gerçekleşen “workshop”lara, ölçmek için yapılan gözetmenli sınavlar öğrenmek için yapılan “gözetimsiz sınavlar”a dönüşür. Bu dönüşüm geleceği planlayan, düşünen, sorgulayan, araştıran, üreten, evrensel, milli ve manevi değerlere sahip; inovatif, yaratıcı ve özgün insanın dönüşümünde bir öğrenme ekosisteminin oluşum sürecidir. İşte bir okulun “ekol” olması kendi zamanında yarattığı farka, sağladığı dönüşüme ve yetiştirdiği “insan”a bağlıdır.

You may also like

Yorum Yap

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Çerezler (cookie), bu web sitesini ve hizmetlerimizi daha etkin bir şekilde sunmamızı sağlamaktadır. Web sitemizi ziyaret ederek bu politikamızı kabul etmiş sayılırsınız. Kapat Oku