Anasayfa Genel Terbiye Yolu: Amasyalı Hüseyinoğlu Ali

Terbiye Yolu: Amasyalı Hüseyinoğlu Ali

tarafından tedxtr

15. yüzyılda Alaattin Çelebi olarak da bilinen Amasyalı Hüseyinoğlu Ali isimli bir öğretmen 1453 yılında “Terbiye Yolu” adında bir kitap yazar. Kitapta eğitim-öğretim yöntemleri ile ilgili kısımlar ilgi çekicidir.

Mektebe yeni başlayan bir öğrenciye öğretmen şöyle davranmalıdır; ilk üç gün ikram, iltifat ve gülüvermek gerek. Kulağını çekmek, dövmek ve sövmekten kaçınılmalı. Çünkü bu çocuklar vahşi kuş gibi olurlar. Ürkütülmemeli, yüz verilip mağrur dahi edilmemeli.

Amasyalı Hüseyinoğlu Ali

Okullarımızda son yıllarda hayata geçirilen “Oryantasyon Haftası” uygulamasının 15. yüzyılda bir öğretmen tarafından kaleme alınması bence eğitim tarihimiz açısından çok önemli.

Çocuk yavaş yavaş ve yumuşak davranışlarla mektebe alıştırıldıktan sonra az az öğretim ve eğitime başlanabilir. İlk yapılacak şey çocuğun yaratılışını tanımaktır. Eğer uyanık, zeki ve anlayışlı ise dersini yavaş yavaş artırmalıdır. Geç ve zor anlar yaratılışta ise yapabildiği kadar ders verilmelidir. Çocuğun yaşına ve düzeyine uygun olmayan ve altından kalkamayacağı konular ders olarak verilmemelidir. Küçük çocuklara ders az verilmelidir. Yoksa gönüllerinde bir “nefret” hasıl olur. Verilen bir ders öğrenilmeden diğerine geçilmemeli, bir harf veya kelimeyi bilemedi diye çocuk dövülmemeli, anlatımı kolaylaştırarak öğretmeye çalışılmalıdır. Bazı zihinler, birçok tekrardan sonra anlayabilir. Hiç bir çocuktan ümit kesmemelidir. Çünkü alıştırma yapa yapa birçok zor anlayan çocuklar zeki olanları bile geçebilirler. Su aka aka taşta iz bırakır, hasat tarladan uzun uğraşmalar sonunda alınır. Öğretmen de çaba göstermeli, zihinleri geç gelişen öğrencileri üzerinde daha çok durmalıdır.

Amasyalı Hüseyinoğlu Ali

Her çocuk özeldir, her çocuk biriciktir, her çocuğun öğrenme hızı ve stili farklıdır, her çocuk doğru şartlar ve ortam sağlanırsa doğru yöntemlerle öğrenebilir, çocuğa özgü müfredat, bireysel eğitim ve daha nicesi… Henüz 1453 yılında bunlardan bahseden bir eğitim geleneği nasıl oldu da unutuldu ve şimdi tekrar hatırlanmaya çalışılıyor? Sıkça eğitim felsefemiz olmadığından şikayet ediyoruz. Esasen eğitim felsefemiz var da biz mi onu kaçırıyoruz?

Kaynak: Türk Eğitim Tarihi, Prof. Dr. Yahya Akyüz

You may also like

Yorum Yap

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Çerezler (cookie), bu web sitesini ve hizmetlerimizi daha etkin bir şekilde sunmamızı sağlamaktadır. Web sitemizi ziyaret ederek bu politikamızı kabul etmiş sayılırsınız. Kapat Oku