Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde Kilikiye diye bir ülke varmış.
28 Şubat tarihinde Vali Bey, ildeki bir liseyi denetlemeye gider. Derse girdiği sınıfta kız öğrencilerin başörtüsü ile sınıfta bulunduklarını görünce öğretmene ve idarecilere; “Siz anarşist misiniz yoksa terörist mi yönetmeliklere karşı davrananlara izin veriyorsunuz?” diye tepki gösterir. Ardından başörtülü kızı sınıftan attırır, öğretmen ve idareciler hakkında soruşturma açtırır. Olayın ardından kız öğrenciler okulu bırakırken, öğretmen de öğrencilerinin hakkını savunduğu bir eylemde kalp krizi geçirerek vefat eder. Vefat haberini alan Vali Bey, öğretmenin vefatı ile ilgili olarak; “Çok üzüldüm, eğitim camiamızın başı sağ olsun” şeklinde bir mesaj yayınlamakla yetinir.
Olayın üzerinden yaklaşık 20 yıl geçer. Yine bir 28 Şubat tarihinde bu sefer farklı bir Vali, ildeki bir liseyi denetlemeye gider. Derse girdiği sınıfta öğretmenin sakal bıraktığını, takım elbise giymediğini fark eder. Öğrencilerin önünde öğretmene “Aynı dilenciye benziyorsun, gören öğretmen olduğunu düşünmez” diyerek öğretmeni sınıftan attırır. Okul idarecilerine de siz eşekbaşı mısınız diye çıkışır. Öğretmen ve idareciler hakkında soruşturma açtırır. Olayın ardından bir gün öğretmen kendi hakkını savunurken kalp krizi geçirerek vefat eder. Vefat haberini alan Vali Bey, öğretmenin vefatı ile ilgili olarak; “Çok üzüldüm, eğitim camiamızın başı sağ olsun” şeklinde bir mesaj yayınlamakla yetinir.
Kalp krizi geçiren geçirdiği kriz ve yattığı musalla taşı ile kalırken, devletin bürokratik yapısı ve toplumun değer yargıları onlarca yıldır koma halindedir. Bireyin kendi giyimine kendisinin karar veremeyeceğine olan inanç öyle güçlüdür ki; her dönem aslında aynı dönem yaşanır. “28 Şubat 1000 Yıl Sürecek” lafını ciddiye almak gerekir burada, tam bittiğini zannettiğiniz anda öyle bir olay vuku bulur ki aslında devam ettiğini, sadece argümanların değiştirildiğini fark edebilirsiniz.
Ne başörtüsü zulmü yapanlar vicdanlarını dinleyip istifa ettiler, ne de öğretmenini öğrencilerinin önünde kotundan sakalından dolayı sınıftan atanlar. Kötü adamlar aynı kaldı, iyiler de çok farklı değil hani. Halkın üzerine tank sürenlerden, öğretmenlerin üzerine makam koltuğu sürenlere değişen pek bir şey olmadı. Kafalarda aynı örümcek ağı…
Sorumlu istifa eder mi diye içinizden bir beklenti oluşturursunuz ama boşunadır, bu tip onurlu davranışlar sadece vatandaştan beklenebilir. O yüzdendir ki aynı senaryonun alternatif bir versiyonu ile karşı karşıya iken; siz siz olun kefenleri yönetmeliklere uygun diktirin…
4 Nisan 2015, Can SERDAR